O, kötü bir ruh hali içerisinde olması dolayısıyla seninle konuşmayı reddedebilir.
 - She may well refuse to speak to you because she's in a very bad mood.
Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
 - Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
Okula gidiyoruz çünkü öğrenmek istiyoruz.
 - We go to school because we want to learn.
Mutlu olmaya karar verdim çünkü sağlığım için iyi.
 - I decided to be happy because it's good for my health.
Oyuncuların çoğu grip yüzünden keyifsiz oldukları için koç oyunu iptal etti.
 - The coach called off the game because many of the players were down with the flu.
Posta grev yüzünden ertelendi.
 - The mail is delayed because of the strike.