Yaşamanın maliyeti önemli ölçüde arttı.
- The cost of living increased dramatically.
Doların döviz kuru önemli ölçüde düştü.
- The dollar's exchange rate has dropped dramatically.
Tom ve Mary'nin ilişkilerinin hikayesi dramatik olaylarla doludur.
- The story of Tom and Mary's relationships is full of dramatic events.
Böyle dramatik olmayı bırak.
- Stop being so dramatic.
Tıp bilimi çarpıcı bir ilerleme gösterdi.
- Medical science has made a dramatic advance.
Durum çarpıcı bir biçimde değişti.
- The situation has changed dramatically.
... China, President Bush didn't. I'm also going to dramatically expand trade in Latin ...
... in the sense that the fraction of older people will increase dramatically and it will be ...