Yaşamanın maliyeti önemli ölçüde arttı.
- The cost of living increased dramatically.
Durum önemli ölçüde değişti.
- The situation has changed dramatically.
Tom ve Mary'nin ilişkilerinin hikayesi dramatik olaylarla doludur.
- The story of Tom and Mary's relationships is full of dramatic events.
Böyle dramatik olmayı bırak.
- Stop being so dramatic.
Durum çarpıcı bir biçimde değişti.
- The situation has changed dramatically.
Tıp bilimi çarpıcı bir ilerleme gösterdi.
- Medical science has made a dramatic advance.
... The world has changed pretty dramatically just in a span of ...
... China, President Bush didn't. I'm also going to dramatically expand trade in Latin ...