Neler olup bittiğine dair bir şeyler yapmak zorundayız.
- We have to do something about what's going on.
Meteor çarpmalarını önlemek için bir şeyler yapmak zorundayız.
- We have to do something to prevent meteor strikes from happening.
Eylemciler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler.
- The activists were last seen in a remote, forested corner of Brazil.
Şimdiye kadar, eyleminiz tamamen sebepsiz görünmektedir.
- So far, your action seems completely groundless.
Onun davranışları beni rahatsız ediyor.
- Her actions disturb me.
Bu çok nazik bir davranıştı.
- That was a very kind act.
İşe git, çocuklarını okula gönder. Modayı takip et, normal hareket et, kaldırımda yürü, televizyon izle. Yaşlılığın için para biriktir. Kanunlara uy. Benimle birlikte tekrarla: Ben özgürüm.
- Go to work, send your kids to school. Follow fashion, act normal, walk on the pavements, watch TV. Save for your old age. Obey the law. Repeat with me: I am free.
Newton'un üçüncü hareket kanununa göre her eylemin eşit ve zıt tepkisi vardır.
- According to Newton's Third Law of Motion Every action has an equal and opposite reaction.
Dan hasta numarası yapmadı bile.
- Dan didn't even act sick.
Aslında, bunu bilmem gerekir. Bir dakika bekle, hatırlamama izin ver, Kesinlikle! Radyum elementinin atom numarası 88'dir
- Actually, I should know it. Wait a minute, let me remember. Exactly! The atomic number of radium is 88.
Onu kendin yapmalısın.
- You must do it yourself.
Onu kendin mi yaptın?
- Did you do it by yourself?
1862'de Kongre Homstead Yasasını geçirmişti.
- In 1862, Congress had passed the Homestead Act.
Ceza hukuku, ceza yasası olarak da bilinen, bir suç olarak sınıflandırılmış olan bir hareket için takibat gerektirir.
- Criminal law, also known as penal law, involves prosecution for an act that has been classified as a crime.
Bir aktörmüş gibi davranmak istiyorum.
- I wish to pretend to be an actor.
Güçlü yen Japonya'nın ihracat endüstrisinin aleyhine davranmaktadır.
- The strong yen is acting against Japan's export industry.
Jane öğrencilerin sahnede iyi rol yaptıklarını gördü.
- Jane saw the students acting well on the stage.
Aktör oyunun büyük bölümünde sahnedeydi.
- The actor was on the stage for most of the play.
Tüm yapmanız gereken elinizden geleni yapmaktır.
- All you have to do is to do your best.
Onu yapmanızda size yardım etmemizi ister misiniz?
- Do you want us to help you do that?
Filmde oynamak ister misin?
- Do you want to act in a movie?
He was upstairs doing it with her.
A green shirt with orange slacks really doesn’t do it for me, I’m afraid.
... we launched 500 and something changes again. ...
... don't we pick one of those, The King's Speech. Good choice. Something highbrow for this time ...