displaying or feeling anger

listen to the pronunciation of displaying or feeling anger
English - Turkish

Definition of displaying or feeling anger in English Turkish dictionary

angry
öfkeli

Öfkeli isen tartışma ve tok isen yemek yeme. - Don't argue when you are angry and don't eat when you are full.

Öfkeli kalabalık binaya saldırdı. - The angry mob attacked the building.

angry
{s} kızmış

O, kendisine kızmıştı. - He was angry with himself.

Tom geç kaldığı için kendine kızmıştı. - Tom was angry with himself for being late.

angry
kızgın

Sebep olmadan asla kızgın olmam. - I'm never angry without reason.

Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say. - When angry, count ten; when very angry, a hundred.

angry
sinirli

Tom evde kaydettiği futbol maçını izlemek için can atıyordu ve birinin son skordan bahsetmesine kulak misafiri olduğunda sinirliydi. - Tom was looking forward to watching the football match he had recorded at home, and he was angry when he overheard someone mention the final score.

Nadiren kızgın ya da sinirli olur. - He seldom gets angry or irritated.

angry
{s} hiddetli

Oldukça hiddetli görünüyorsun. - You look pretty angry.

angry
kabarmış
angry
(hava) fırtınalı
angry
gazaplı
angry
darılmak
angry
dargın
angry
{s} hırslı
angry
gazapla
angry
angrily hiddetle
angry
angry about a thing bir meseleden dolayı darılmış
angry
(sıfat) kızgın, kızmış, hırslı, öfkeli, hiddetli, iltihaplı, kızarmış, fırtınalı
angry
{s} kızarmış
angry
gücenmiş darılmış
angry
{s} fırtınalı
English - English
angry

An angry mob started looting the warehouse.

displaying or feeling anger

    Hyphenation

    displaying or feel·ing an·ger

    Turkish pronunciation

    dîspleyîng ır filîng änggır

    Pronunciation

    /dəˈsplāəɴɢ ər ˈfēləɴɢ ˈaɴɢgər/ /dɪˈspleɪɪŋ ɜr ˈfiːlɪŋ ˈæŋɡɜr/
Favorites