Turkish - English
Definition of dimdik in Turkish English dictionary
- uprightly
- straight up
- straight
- upright
She stood bolt upright.
-O, dimdik ayağa fırladı.
She stood bolt upright.
-O, dimdik ayağa kalktı.
- very steep
- sheer
- erect
- (looking) fixedly, penetratingly, intently
- very steep; precipitous
- (standing up) well; with one's head up
- directly, straight ahead, straight on
- rigid
- bolt upright
She stood bolt upright.
-O, dimdik ayağa kalktı.
She stood bolt upright.
-O, dimdik ayağa fırladı.
- straight as a rod, bolt upright, very erect
- beak
- bold upright
- stiffly
- bill
- plumb
- dimdik yükselmek
- soar
- dimdik düşmek
- plummet
- dimdik ayakta durmak
- not to collapse
- dimdik ayakta durmak
- draw oneself up
- dimdik ayakta durmak
- not to have been destroyed, to survive intact
- dimdik durma
- aplomb
- dimdik durmak
- stand erect
- dimdik durmak
- 1. to stand erect. 2. to hold fast to one's point of view
- dimdik olmayan
- out of perpendicular
- kendinden emin biçimde dimdik
- (Konuşma Dili) bolt upright
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of dimdik in Turkish Turkish dictionary
- Çok dik
- Kaskatı, çok sertleşmiş olarak
- Sıkıntıları karşılayacak durumda olan, baş eğmeyen, metin
- Sağlıklı, zinde: "Müşteşar dimdik, sert adımlar atıyor."- P. Safa
- Dikkatli, ısrarlı (bakış). Çok dik bir biçimde
- Sağa sola sapmadan, dosdoğru: "Çevik adımlarla dimdik yürüyen, uzun boylu, yakışıklı, varlıklı bir adam."- R. H. Karay
- Dikkatli, ısrarlı
- Sağlıklı, zinde
- Çok dik (olarak)
- (Osmanlı Dönemi) gaga
- Sağa sola sapmadan, dosdoğru
- mum direk
- başı dimdik
- Onurlu, gururlu (kimse)
Related Terms
dimdik
Hyphenation
dim·dikPronunciation
Resimler
History
Favorites