Acılı şarkıları dinlemek beni mutlu eder.
 - Listening to sad music makes me happy.
Film öyle acıklı idi ki herkes ağladı.
 - The movie was so sad that everybody cried.
Çok acıklı bir durumla karşı karşıyayız.
 - We are faced with a very sad situation.
Ne kadar hüzünlü ve acıklı!
 - How sad and pathetic!
Senin gözde hüzünlü şarkın nedir?
 - What's your favorite sad song?
Onun hüzünlü hikayesi kalbime dokundu.
 - His sad story touched my heart.
O, hüzünle gülümseyerek konuşmaya başladı.
 - Smiling sadly, she began to talk.
Birdenbire çok hüzünlendim.
 - I suddenly became very sad.
Üzüntüsünü yenmesi için ona yardım etti.
 - She helped him overcome his sadness.
Onun yüzünde kalan üzüntü işaretini gördüm.
 - I saw the mark of sadness that had remained on her face.
Vprose Sir Guyon, in bright armour clad, / And to his purposd iourney him prepar'd: / With him the Palmer eke in habit sad, / Him selfe addrest to that aduenture hard .