English - Turkish
Definition of difficult of access; not easy reached; lofty; elevated; high in English Turkish dictionary
- steep
- havuzlamak
- steep
- suya batırmak
- steep
- demlenme
- steep
- aşırı
Tom, bu resim için oldukça aşırı bir fiyat ödemeyi kabul etti.
-Tom has agreed to pay a rather steep price for that painting.
- steep
- demlenmek
- steep
- ıslatmak
- steep
- (fiyat/miktar/vb.) çok fazla
- steep
- (çay) demlemek
- steep
- {f} (çayı) demlemek; (çay) demlenmek
- steep
- {f} suya koymak
- steep
- hızla
- steep
- {f} (in) (sıvıya) bastırıp bekletmek; (sıvıya) bastırılıp bekletilmek
- steep
- ıslanma
- steep
- dik yokuş
- steep
- ıslan/ıslat
- steep
- (fiil) demlemek, ıslatmak, suda bekletmek, suya koymak, doyurmak, içirmek
- steep
- {f} içirmek
- steep
- yüksek
- steep
- {f} doyurmak
- steep
- suda bırakmak
Related Terms
English - English
Definition of difficult of access; not easy reached; lofty; elevated; high in English English dictionary
- steep
difficult of access; not easy reached; lofty; elevated; high
Hyphenation
dif·fi·cult of access; not ea·sy reached; lofty; elevated; highPronunciation
Resimler
Favorites