Tom başka herhangi birinden çok farklı değil.
 - Tom isn't very different from anybody else.
Senin yaptığından başka türlü yapardım.
 - I would do it in a different way than you did.
Tom değişik bir cevap verdi.
 - Tom gave a different answer.
Değişik ülkelerden geliyoruz.
 - We come from different countries.
Bu düşündüğümden farklı.
 - This is different from what I thought.
Senin fikirlerin benimkinden farklı.
 - Your ideas are different from mine.
Senin yaptığından başka türlü yapardım.
 - I would do it in a different way than you did.
Çeşitli farklı yollardan onun evine gidebilirsin.
 - You can get to her house in a variety of different ways.
Birçok astronom çeşitli farklı teknikler kullanarak Hubble sabitini ölçmek için çok çalışıyor.
 - Many astronomers are working hard to measure the Hubble constant using a variety of different techniques.
Öğretmenimiz ayrıca düğününün diğer insanlarınki ile aynı olmayacağını söyledi;biz nasıl farklı olacağını sorduk fakat o söylemedi.
 - Our teacher also said that her wedding wouldn't be the same as other people's; we asked how it would be different, but she didn't say.
Tom diğer çocuklardan her zaman farklıydı.
 - Tom was always different from other children.
Tom ve Mary farklı kapılardan ayrıldı.
 - Tom and Mary left through different doors.
Zehirli sarmaşık ve zehirli meşe bitkiler arasındaki nasıl ayrım yapacağınızı biliyor musunuz?
 - Do you know how to differentiate between poison ivy and poison oak plants?