Turkish - English
Definition of dert in Turkish English dictionary
- trouble
She was always willing to help people in trouble.
-O her zaman başı dertte olan insanlara yardım etmeye hazırdı.
She asked me for help when she was in trouble.
-Başı dertte iken benden yardım istedi.
- bother
- nuisance
- sorrow
- heartache
- disease
- eviler
- matter
There's nothing the matter.
-Dert olabilecek hiçbir şey yok.
- worry
Don't worry about it. It's not your problem.
-Dert etmeyin. O sizin sorununuz değil.
Don't worry about what Tom thinks.
-Tom'un ne düşündüğünü dert etme.
- cate
- discomfort
- evilest
- grievances
- scourge
- grievance
- a trouble, a sorrow, a care, a worry
- headache
- distress
- dolour [Brit.]
- suffering
- ill
- cross
- mopes
- a troublesome problem
- botheration
- fear
- complaint
- evil
- pip
- rock
- bore
- pother
- dolor
- affliction
- a chronic disease, sickness
- plague
- trouble, worry, sorrow; suffering, pain, affliction; nuisance, bother, plague, a pain in the neck; disease, sickness
- grief
- throe
- pain
- {i} trial
- tribulation
- mess
- knock
- pain in the neck
- misery
- fash
- solicitude
- {i} woe
- {i} solicitudes
- {i} dolour
- dert vermek
- bother
- dert açmak
- cause trouble
- dert etme
- don't worry
Don't worry about it. It's not your problem.
-Dert etmeyin. O sizin sorununuz değil.
Don't worry about what Tom thinks.
-Tom'un ne düşündüğünü dert etme.
- dert etmemek
- be untroubled by
- dert olmak
- become a worry (to)
- dert olmak
- become a worry
- dert olmak
- become a worry to
- dert ortağı
- confidant
- dert sahibi
- ailing
- dert sahibi
- troubled
- dert yanmak
- pour out one's troubles
- dert çekmek
- suffer
- dert etme
- worry
Don't worry about it. It's not your problem.
-Dert etmeyin. O sizin sorununuz değil.
Don't worry about what Tom thinks.
-Tom'un ne düşündüğünü dert etme.
- dert benim, tasa senin mi
- (Konuşma Dili) It's my worry; why are you fretting?
- dert değil!
- it's no trouble!
- dert değil!
- (Konuşma Dili) It's no trouble!
- dert dinlemek
- listen to the teacher
- dert dökmek
- talk about one's troubles
- dert dökmek
- to talk about one's troubles
- dert edinmek/etmek
- to occupy oneself with (a worrisome problem)
- dert etmek
- get the pips
- dert etmek
- languish
- dert etmek
- let smth. prey on one's mind
- dert etmek
- fester
- dert etmek
- trouble
- dert etmek
- to stew over
- dert etmek
- nurse
- dert etmeyin
- don't worry about it
- dert olabilecek hiçbirşey
- nothing the matter
- dert olan
- headachy
- dert olmak
- pother
- dert olmak
- to become a worry (to)
- dert olmak
- prey upon one's mind
- dert olmak
- prey on one's mind
- dert olmak
- become a worry to smb
- dert ortağı
- shoulder to cry on
- dert ortağı
- 1. a sympathetic ear. 2. confidant. 3. fellow sufferer
- dert ortağı
- (deyim) a shoulder to cry on
- dert ortağı
- fellow sufferer
- dert ortağı
- companion in misfortune
- dert sahibi
- 1. troubled, having troubles. 2. having bad health, sickly, ailing
- dert sahipliği
- plaintiveness
- dert vermek
- grieve
- dert yanmak
- to pour out one's troubles (to)
- dert yanmak
- unburden one's troubles to smb
- dert yanmak
- to complain about one's troubles
- dert çekmek
- to suffer
- derte dert katmak
- to pile one trouble on another
- dermansız dert
- irremediable illness or trouble
- Dertler
- heartaches
- içe dert olan şey
- The thing to worry about smoking
- başına dert açmak
- a) to borrow trouble, to get into a scrape b) to bring trouble on
- başına dert açmak
- cause smb. a trouble
- başına dert etmek
- to worry about
- bir yığın dert
- a peck of troubles
- içine dert olmak
- prey on
- içine dert olmak
- rankle
- içine dert olmak
- to be unhappy at having failed to accomplish (something)
- içine dert olmak
- prey upon
- içine dert olmak
- to be a thorn in one's flesh
- uzun uzun dert yanma
- an Iliad of woes
- yüklü olmak (dert/keder)
- be weighed by
- yüklü olmak (dert/keder)
- be weighed down
- yürekine dert olmak
- (for something) to be a source of pain and regret for (someone)
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of dert in Turkish Turkish dictionary
- Üzüntü
- Üzüntü: "Gündüz ya bir yere sokulup uyur, ya sessiz sedasız sokaklarda dolaşır
- Ur
- Sorun, kaygı
- Hastalık; ağrı
- Ağrı
- Sorun, kaygı: "Ne var ki, dert evin satılması ile bitmeyecekti."- T. Buğra
- Hastalık: "Hastayım derdime verem diyorlar."- F. N. Çamlıbel
- Fakat akşam oldu mu derdi teper."- H. E. Adıvar
- (Osmanlı Dönemi) SAKAMET
- (Osmanlı Dönemi) NASAB
- dert babası
- Herkesin derdini, rahatlıkla, çekinmeden veya bir çözüm yolu bulabilir ümidiyle açıklayıp anlattığı kimse
- dert küpü
- Sorunları, sıkıntıları çok olan kimse
- dert ortağı
- Bir kimsenin derdini anlattığı, derdini paylaştığı dostu
- dert ortağı
- Aynı derdin sıkıntısı içinde bulunanlardan her biri
- dert sahibi
- Hastalıklı
- dert sahibi
- Üzüntüsü, sorunu olan
Related Terms
dert
Pronunciation
Resimler
History
Favorites