degree or amount

listen to the pronunciation of degree or amount
English - Turkish

Definition of degree or amount in English Turkish dictionary

level
düzey

İngilizce düzeyimi yükselteceğim. - I'm going to raise my English level.

Duygusal bir düzeyde katılıyorum ama pragmatik düzeyde katılmıyorum. - I agree on an emotional level, but on the pragmatic level I disagree.

level
seviye

Tom kolesterol seviyesinin biraz yüksek olabileceğinden endişeliydi. - Tom was worried that his cholesterol level might be a little high.

Bu yıl işsizlik rekor seviyelere ulaşacak. - This year unemployment will reach record levels.

level
aynı seviyeye getir
level
aynı düzeyde
level
aynı düzlemde olma
level
muntazam
level
bir seviyede olan
level
kot
level
altitüt
level
düzlemek
level
dengeli
level
derece

Su, deniz seviyesinde 100 santigrat derecede kaynar. - Water boils at 100 degrees Celsius at sea level.

Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde. - Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.

level
düz yer
level
düzey,v.aynı seviyeye getir: n.düzey
level
{s} seviyeli

Tom geçen yılın ders planlarını benimsedi böylece onları bu yılın daha düşük seviyeli öğrencileri için kullanabildi. - Tom adapted last year's lesson plans so he could use them with this year's lower level students.

level
{i} zemin
level
{i} düzlük, düz yer
level
{s} akılcı
level
{i} düzeç, kabarcıklı düzeç, su terazisi
English - English
level
degree or amount

    Hyphenation

    de·gree or a·mount

    Turkish pronunciation

    dîgri ır ımaunt

    Pronunciation

    /dəˈgrē ər əˈmount/ /dɪˈɡriː ɜr əˈmaʊnt/
Favorites