Şafakta hâlâ yağmur yağıyordu.
 - At daybreak it was still raining.
Buharlı trenin düdüğü bizi şafakta uyandırdı.
 - The whistle of the steam train woke us at daybreak.
Şafaktan önce hava her zaman en karanlıktır.
 - It's always darkest before the dawn.
Düşman saldırısı şafakta sona erdi.
 - The enemy attack ended at dawn.
Küçük kız gün ağarırken uyandı.
 - The little girl woke at dawn.
Anlam sonunda kafama dank etti.
 - The meaning dawned upon me at last.
Onun o sözlerle kastettiği şey sonunda kafama dank etti.
 - What he meant by those words finally dawned on me.
We had only two hours to work before daylight.