The bag was big, and moreover, it was heavy.
 - Çanta büyüktü ve dahası ağırdı.
He lives elsewhere and, moreover, I don't feel like seeing him.
 - O başka bir yerde yaşıyor ve dahası, onu görmek istiyor gibi hissetmiyorum.
My grandmother can ride a motorcycle, and what's more, a bicycle.
 - Büyükannem bir motosiklet sürebilir, ve dahası bir bisikleti de.
What's more, Chinese people like taking naps.
 - Dahası, Çin halkı şekerleme yapmayı sever.