dışarı çıkan

listen to the pronunciation of dışarı çıkan
Turkish - English
protrusive
arising out
coming out of
dışarı çık
went out

I went out with my friends. - Ben arkadaşlarımla dışarı çıktım.

She went out without saying good-bye. - Hoşça kal demeden dışarı çıktı.

dışarı çık
gone out

He has gone out for a walk. - O bir yürüyüş için dışarı çıktı.

He has gone out for lunch already. - O zaten öğle yemeği için dışarı çıktı.

dışarı çık
walkout
dışarı çıkan
Favorites