The meeting was arranged for next Sunday.
 - Toplantı gelecek pazar düzenlendi.
Rocks are beautifully arranged in the Japanese-style garden.
 - Kayalar Japon tarzı bahçede güzel biçimde düzenlendi.
She put her room in order.
 - O, odasını düzenledi.
Tom called the meeting to order.
 - Tom talimat vermek için toplantı düzenledi.
He has some knowledge of editing.
 - Düzenleme ile ilgili biraz bilgisi var.
How often do you edit your profile?
 - Ne sıklıkta profil düzenlersin?
I am not going out because I have to tidy my room.
 - Odamı düzenlemek zorunda olduğum için dışarı çıkmayacağım.
Emily is very interested in tea ceremony and flower arrangement.
 - Emily, çay töreni ve çiçek düzenlemesi ile çok ilgileniyor.
Tom hangs his clothes, then arranges them by color.
 - Tom elbiselerini asar, sonra onları rengine göre düzenler.
The Angkar regulated every moment of our lives.
 - Yaşamımızın her anını düzenleyen Angkar'dı.
Rice prices are regulated by the government.
 - Pirinç fiyatları hükümet tarafından düzenlenir.
The President needs to sign a law regulating public spending.
 - Başkanın kamu harcamalarını düzenleyen bir yasayı imzalanması gerekiyor.
He organized a summer rock festival.
 - O, bir yaz rock festivali düzenledi.
We organized a project team.
 - Biz bir proje ekibi düzenledik.
Tom asked Mary to help him organize the party.
 - Tom Mary'den ona partiyi düzenlemesi için yardım etmesini rica etti.
Who organized that meeting?
 - O toplantıyı kim düzenledi?
She spends more time organizing than I.
 - O, düzenlemede benden daha fazla zaman harcar.
I have to organize my schedule before the end of the month.
 - Ayın sonundan önce programımı düzenlemek zorundayım.
Tom scheduled a last-minute meeting.
 - Tom bir son dakika toplantısı düzenledi.
They arranged a meeting.
 - Onlar bir toplantı düzenlediler.
We arranged the books according to size.
 - Kitapları büyüklüklerine göre düzenledik.