If all goes smoothly, I can make two or three pieces a day.
- Her şey düzgünce giderse günde iki ya da üç parça yapabilirim.
Mary smoothed her hair.
- Mary saçını düzeltti.
I'm just a plain old office worker.
- Ben sadece düz eski bir ofis çalışanıyım.
I'm just a plain office worker.
- Ben sadece düz bir ofis çalışanıyım.
I want to go straight.
- Ben düz gitmek istiyorum.
Also Felicja has blonde straight hair.
- Ayrıca Felicja'nın da sarı düz saçları var.
The earth is round, not flat.
- Dünya yuvarlaktır, düz değil.
This child believes that the earth is flat.
- Bu çocuk dünyanın düz olduğuna inanmaktadır.
I corrected even the smallest details.
- Ben en küçük ayrıntıları bile düzelttim.
Tom organized the event.
- Tom etkinliği düzenledi.
Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases.
- Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.
Does the error occur regularly or sporadically? Is the error reproducible?
- Hata düzenli olarak mı yoksa ara sıra mı meydana geliyor? Hata yeniden üretilebilir mi?
Cheer up! Everything will soon be all right.
- Neşelen! Her şey yakında düzene girecek.
I can't think straight right now.
- Şu anda düzgün düşünemiyorum.
Her acting is on the level of a professional.
- Onun oyunculuğu profesyonel düzeydedir.
I agree on an emotional level, but on the pragmatic level I disagree.
- Duygusal bir düzeyde katılıyorum ama pragmatik düzeyde katılmıyorum.
Go straight on, and you will find the store.
- Düz gidin ve mağazayı bulacaksınız.
The sum of the angles of a triangle on a spherical plane is more than 180 degrees.
- Küresel bir düzlemde bir üçgenin açılarının toplamı 180'den dereceden daha fazladır.
Geometry is based on points, lines and planes.
- Geometri noktalar, çizgiler ve düzlemlere dayalıdır.
The toilet doesn't flush properly.
- Tuvaletin sifonu düzgün çalışmıyor.
Form a straight line!
- Düz bir sıra oluşturun.
He set the table with cups, saucers, plates and chargers.
- O, masayı fincanlarla, çay bardağı tabaklarıyla, tabaklarla ve büyük düz tabaklarla donattı.
Where are the plates arranged?
- Plakalar nerede düzenlenmiş?