düşüşler

listen to the pronunciation of düşüşler
Turkish - English

Definition of düşüşler in Turkish English dictionary

düşüş
fall

An awning broke his fall and saved his life. - Bir tente onun düşüşünü kırdı ve onun hayatını kurtardı.

She was watching the dead leaves fall. - Ölü yaprakların düşüşünü izliyordu.

düşüş
downfall
düşüş
decline

The yen's appreciation accelerated the decline of that company. - Yenin değerlenmesi o şirketin düşüşünü hızlandırdı.

Today is the fifth day of continual stock price decline. - Bugün süregelen hisse senedi fiyat düşüşünün beşinci günüdür.

düşüş
decrease
düşüş
drop

There was a drop in temperature after the rain. - Yağmurdan sonra sıcaklıkta bir düşüş oldu.

You could've heard a pin drop. - Bir toplu iğne düşüşünü bile duyabilirdin.

düş
dream

You can use a dreamcatcher to catch your nightmares. - Kabuslarınızı yakalamak için bir düş kapanı kullanabilirsiniz.

One of the characters in the novel dreams up a half-baked plan for robbing a bank. - Romandaki karakterlerden biri bir bankayı soymak için acemice bir plan düşünüyor.

düş
{f} fall

All the expenses will fall on the sponsor. - Tüm masraflar sponsora düşecektir.

Newton saw an apple fall off a tree. - Newton bir elmanın ağaçtan düştüğünü gördü.

düşüş
tumble
düşüş
{i} reduction

Survival analysis showed a significant reduction. - Yaşam analizi önemli bir düşüş gösterdi.

düş
daydream

Daydreaming is the moonlight of thought. - Hayal kurmak düşüncenin mehtabıdır.

düş
vision
düşüş
precipitation
düşüş
droop
düşüş
fail
düşüş
ignominy
düşüş
(Meteoroloji) lapse
düşüş
slump
düşüş
toppling
düş
illusion

Your enemies are just an illusion. - Senin düşmanların sadece bir yanılsama.

Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, while in fact you are looking at your monitor. - İşte bir optik illüzyon: aslında monitörünüze bakarken, bir küpe baktığınızı düşünürsünüz.

düş
plump down
düş
fantasy

Living in poverty is some women's fantasy. They think it's somewhat romantic. - Yoksulluk içinde yaşamak, bazı kadınların fantezisidir. Onlar bunun biraz romantik olduğunu düşünüyorlar.

düş
{f} slumped

The man slumped to the floor. - Adam aniden yere düştü.

düş
fiction

He's very fond of science fiction. - O, bilim kurguya çok düşkündür.

düş
{f} decay
düş
{f} drop

It would break if you dropped it. - Eğer düşürürsen kırarsın.

The temperature has suddenly dropped. - Sıcaklık aniden düştü.

düş
{f} falling

Tom broke his neck falling down a flight of stairs. - Tom merdivenlerden düşerek boynunu kırdı.

Falling interest rates have stimulated the automobile market. - Düşen faiz oranları otomobil pazarını canlandırdı.

düş
{f} fallen

She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm. - Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.

Tom picked up the coins that had fallen behind the sofa. - Tom kanepenin arkasına düşmüş olan bozuk paraları topladı.

düş
romance

I thought you didn't like romance movies. - Macera filmlerini sevmediğini düşündüm.

At first, I thought I had an advantage because I spoke a Romance language. - İlk başta, bir Romen dili konuştuğum için bir avantajım olduğunu düşündüm.

düş
imagination

Productive thinking and creativity are unthinkable without imagination. - Üretken düşünce ve yaratıcılık; hayal gücü olmadan düşünülemez.

düş
plunk
düş
fell

The horse broke its neck when it fell. - Düşen at boynunu kırdı.

He approached and fell on his knees. - O yaklaştı ve dizlerinin üzerine düştü.

düş
plummet

The share price is plummeting – get out while you can. - Hisse fiyatı düşüyor - yapabiliyorken ayrılın.

Tom's grades soon plummeted. - Tom'un notları yakın zaman içinde düştü.

düş
pie in the sky
düşüş
low ebb
düşüş
downturn
düşüş
{i} decay
düşüş
recession
düş
decayed
düşüş
purler
düş
dream, daydream, fantasy
düş
reverie
düş
delusion

Tom suffered from the delusion that strangers could hear his thoughts. Of course that's nonsense. - Tom, yabancıların onun düşüncelerini duyabileceği sanrısından muzdaripti. Bu tabii ki saçmalık.

When I was a kid, I thought that if I died the world would just disappear. What a childish delusion! I just couldn't accept that the world could continue to exist without me. - Çocukken ,ölürsem dünyanın hemen ortadan kaybolacağını düşündüm.Ne çocukça bir aldanma!Ben sadece dünyanın bensiz devam edip var olacağını kabullenemiyordum.

düş
hope, aspiration, dream
düş
pink elephant
düşüş
falling

Tom looked at the snow falling inside the snow globe. - Tom karın kar küresi içine düşüşüne baktı.

The falling of the Berlin Wall was truly a momentous occasion. - Berlin duvarının düşüşü gerçekten önemli bir fırsattı.

düşüş
recessional
düşüş
collapse
düşüş
ebb tide
düşüş
cutback
düşüş
downgrade
düşüş
ebb
düşüş
spill
düşüş
fall, falling; drop; decrease; downfall
düşüş
fall, falling
düşüş
comedown
düşüş
eclipse
düşüş
sinking
düşüş
(fiyat) recession
düşüş
scale down
düşüş
{i} slide
Turkish - Turkish

Definition of düşüşler in Turkish Turkish dictionary

DÜŞ
(Osmanlı Dönemi) f. Bak: Dû
Düş
rüya
düş
Gerçek olmayan şey, imge, hayal
düş
Uyurken zihinde beliren olayların, düşüncelerin bütünü, rüya
düş
Uyurken zihinde beliren olayların, düşüncelerin bütünü, rüya: "Dadaloğlu'm, sevdası var başımda / Gündüz hayalimde, gece düşümde."- Dadaloğlu
düş
Gerçekleşmesi istenen şey, umut
düşüş
Düşme işi veya biçimi