Ben sık sık krakerler üzerinde fıstık ezmesi yerim.
 - I often eat peanut butter on crackers.
Bütün krakerleri yedim.
 - I ate all the crackers.
Birçok kişi deli olduğumu düşünür.
 - Most people think I'm crazy.
O onunla sadece ilgilenmiyor, ona deli oluyor.
 - He is not just interested, he's crazy about it.
Bu çılgınca gelebilir fakat sanırım ben hâlâ Mary'ye âşığım.
 - It might sound crazy, but I think I'm still in love with Mary.
Bu çılgınca bir fikir gibi görünebilir fakat sanırım hemen şu anda Tom'u ve Mary'i ziyaret etmeye gitmeliyiz.
 - It may seem like a crazy idea, but I think we should go visit Tom and Mary right now.
Yaşamını riske atman çılgınlık.
 - It is crazy of you to put your life at risk.
Tom onun çılgınlık olduğunu düşünüyor.
 - Tom thinks that's crazy.
Tom tatlılara düşkündür.
 - Tom's crazy about sweets.
Erkekler ona divane oluyor.
 - Men are crazy about her.
Tom sana divane oluyor.
 - Tom is crazy about you.
Ben sık sık krakerler üzerinde fıstık ezmesi yerim.
 - I often eat peanut butter on crackers.
Ebeveynlerim geldiğini öğrenirlerse aptalca bir şey yapabilirler.
 - If my parents find out you came over, they could do something crazy.
O yapmak için aptalca bir şeydi.
 - That was a crazy thing to do.
Onun fikirleri çılgınca görünüyor.
 - Her ideas sound crazy.
Sizin fikirleriniz çılgınca görünüyor.
 - Your ideas sound crazy.
It stated to one of the company's operators, “The Phantom, the system cracker, strikes again . . . Soon I will zero (expletive deleted) your desks and your backups on System A. I have already cracked your System B.