English - Turkish
Definition of continuous change, activity, or progress; marked by intensity and vigor in English Turkish dictionary
- dynamic
- {s} dinamik, devimsel
- dynamic
- (Tıp) Vücut azasının vazife ve hareketine ait
- dynamic
- dinamik
Tom dinamik bir kişiliğe sahiptir.
-Tom has a dynamic personality.
Kültür bir bireyin karakterinin, davranışının ve hayata bakış açısının şekillenmesinde dinamik bir rol oynar.
-Culture plays a dynamic role in shaping an individual's character, attitude, and outlook on life.
- dynamic
- hareketli
Berlin çok hareketli bir şehir.
-Berlin is a very dynamic city.
- dynamic
- aktif
- dynamic
- tabii kuvvete ait
- dynamic
- {s} enerjik
- dynamic
- {s} mekanik gücü olan
- dynamic
- {s} devingen
- dynamic
- değişme ve hareket halinde olan
- dynamic
- kuvvetli
- dynamic
- {s} dinamik, canlı, hareketli
- dynamic
- faal
- dynamic
- (Tıp) () Hareket ve kuvvet bilimi
Related Terms
English - English
Definition of continuous change, activity, or progress; marked by intensity and vigor in English English dictionary
- dynamic
continuous change, activity, or progress; marked by intensity and vigor
Hyphenation
con·ti·nu·ous change, activity, or progress; marked by in·ten·si·ty and vig·orPronunciation
Resimler
Favorites