Ken sonunda yapmak için yola çıktığı şeyi başardı.
 - Ken finally accomplished what he set out to do.
İyiyi başarmak için kötülük yapmak gerekli değil.
 - It's not necessary to do evil in order to accomplish good.
O başladığı şeyi sonuçlandırır.
 - He accomplishes whatever he sets out to do.
Büyük işleri başarmak için sadece hareket etmemeliyiz aynı zamanda hayal kurmalıyız; sadece planlamamalıyız aynı zamanda inanmalıyız.
 - To accomplish great things we must not only act, but also dream; not only plan, but also believe.
İyiyi başarmak için kötülük yapmak gerekli değil.
 - It's not necessary to do evil in order to accomplish good.
Ben, ne pahasına olursa olsun onu başaracağım.
 - I will accomplish it at all costs.
Lindbergh'in tek başına sürekli transatlantik uçuşu kayda değer bir başarıydı.
 - Lindbergh's solo nonstop transatlantic flight was a remarkable accomplishment.