cisimleşmek

listen to the pronunciation of cisimleşmek
Turkish - English
bodies become
cisim
object

I have a foreign object in my left ear. - Benim sol kulağımda yabancı bir cisim var.

The strange object in the sky could be seen with the unaided eye. - Gökyüzündeki garip cisim çıplak gözle görülebilirdi.

cisim
substance
cisim
matter
cisim
flesh
cisim
{i} body
cisim
(Matematik) field
cisim
(Biyokimya) corpus
cisim
matter, substance, body
cisim
body; material thing, matter
cisim
form
cisim
monstrous
cisimleşme
incarnation
cisimleşme
embodiment
Turkish - Turkish
Cisim durumuna gelmek, tecessüm etmek
Cisim
cirm
CİSİM
(Osmanlı Dönemi) (Cism) Varlığı bilinen, hayyiz olan, mekânı, ciheti, uzunluğu, genişliği ve derinliği olan şey
cisim
Gövde, beden, vücut: "Yataktaki örtülü cisim dertop olmuş şeklini, hareketsizliğini muhafaza ediyor."- R. H. Karay
cisim
Gövde, beden, vücut
cisim
Maddenin biçim almış durumu
cisimleşme
Cisimleşmek durumu
cisimleşmek
Favorites