certainly, undoubtedly, safely

listen to the pronunciation of certainly, undoubtedly, safely
English - Turkish

Definition of certainly, undoubtedly, safely in English Turkish dictionary

sure
elbette

Elbette orada olacağım. - I'll be there for sure.

Tom elbette tenis oynayabilir. - Tom sure can play tennis.

sure
soruşturmak
sure
kuşkusuz
sure
bayağı

Tom bugünkü sınavı geçeceğinden bayağı emin. - Tom is pretty sure that he'll pass today's exam.

sure
muhakkak

Sen bunu bana anlatan ilk kişi değilsin, muhakkak son kişide değilsin. - You're not the first person to tell me that, and surely you're not the last.

Muhakkak birine söyledin. - Surely you told somebody.

sure
sağlam

Beni kimsenin izlemediğini sağlama bağladım. - I made sure no one was following me.

Endişelenme. Eminim, Tom'un henüz burada olmamasının sağlam bir nedeni var. - Don't worry. I'm sure there's a good reason why Tom isn't here yet.

sure
mutlak

Makbuzu mutlaka saklayın. - Make sure you save the receipt.

Saat beşe kadar mutlaka burada olun. - Be sure to come here by five.

sure
kesinlikle

Beşimizin arasında, en fazla dil konuşabilen kişi kesinlikle odur. - Among the five of us, he's surely the one who can speak the most languages.

O harika! Kesinlikle güleceksiniz. - It's great! You'll laugh for sure.

sure
şüphesiz

Şüphesiz onlara yardım etmek istiyoruz. - We'd sure like to help them.

Şüphesiz Tom'la irtibata geçebiliriz. - Surely we can get in touch with Tom.

sure
güvenilir

Bu bilginin güvenilir olduğundan emin misin? - Are you sure this information is reliable?

Tom elektronik sigara içmenin sigara içmekten daha güvenilir olduğunu düşünüyor ama Mark o kadar emin değil. - Tom thinks that vaping is safer than smoking cigarettes, but Mary's not so sure.

sure
(İnşaat) emin, kati, keskin
sure
metin
sure
sahiden
sure
be sure dikkat etmek
sure
sıkı bağlayan
sure
{s} kesin, muhakkak: It's
sure
kati

Keşke bunu kati olarak söyleyebilsem. - I wish I could say for sure.

sure
sabit
sure
müspet
English - English
{a} surely
{a} sure