Tom dikkatlice yaklaştı.
- Tom approached cautiously.
Onlar dikkatlice girdiler.
- They entered cautiously.
Tom dikkatli bir şekilde taşındı.
- Tom moved cautiously.
Tom ihtiyatla iyimserdi.
- Tom was cautiously optimistic.
Biz de ihtiyatlı olmalıyız.
- We have to be cautious, too.
O son derece ihtiyatlı.
- She's extremely cautious.
Biz tedbirli davranıyoruz.
- We're being cautious.
Çok tedbirli olduğumu düşünüyor musun?
- Do you think I'm being too cautious?
Yaşam bir kutu kibrit gibidir. Dikkatli davranırsan aptallıktır. Dikkatli davranmazsan tehlikelidir.
- Life is as a box of matches. Treating it cautiously is foolish, not treating it cautiously is dangerous.
Tom dikkatli bir şekilde taşındı.
- Tom moved cautiously.
Yeni bir şey denemeyecek kadar sakıngan.
- He is too cautious to try anything new.