Karanlık sokakta dikkatlice aşağıya doğru yürüdüm.
- Tom walked cautiously down the dark alley.
Tom dikkatlice açık kapıyı itti ve odaya girdi.
- Tom cautiously pushed the door open and entered the room.
Tom dikkatli bir şekilde taşındı.
- Tom moved cautiously.
Tom ihtiyatla iyimserdi.
- Tom was cautiously optimistic.
Tom Mary'nin gereksiz yere ihtiyatlı olduğunu düşünüyor.
- Tom thinks that Mary is being unnecessarily cautious.
Biz de ihtiyatlı olmalıyız.
- We have to be cautious, too.
Çok tedbirli olduğumu düşünüyor musun?
- Do you think I'm being too cautious?
Biz sadece tedbirli davranıyoruz.
- We're just being cautious.
Tom dikkatli bir şekilde taşındı.
- Tom moved cautiously.
Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
- At last, they began to count down cautiously.
Yeni bir şey denemeyecek kadar sakıngan.
- He is too cautious to try anything new.