Keskin olarak soğuktu.
 - It was bitterly cold.
Tom hayattan bıkmış sert yaşlı bir adamdı.
 - Tom was a bitter old man who was sick of life.
Tom, Mary'nin sert olmadığını söyledi.
 - Tom said that Mary wasn't bitter.
Kötü bir öksürüğüm vardı, bu yüzden acı reçete aldım.
 - I had a bad cough, so I took the bitter medicine.
Hepimiz şiddetli soğuktan titriyorduk.
 - We were all shaking from the bitter cold.
Onlar şiddetli düşmanlar.
 - They are bitter enemies.