O, yurtdışında eğitim yapabilmek için çok çalışıyor.
- He works hard so that he can study abroad.
Tom'a yardım edebilmek için her şeyi yapıyorum.
- I'm doing everything I can to help Tom.
Taşıyabildiğin kadar çok kutu getir.
- Bring as many boxes as you can carry.
Tom elma çekirdeğini çöp kutusuna fırlattı.
- Tom threw the apple core into the garbage can.
Çok fazla fasulye yedim ve şimdi popom ötmeyi durduramıyor.
- I ate too many beans and now my backside cannot stop singing.
Teneke kutuyu atmadan önce ezin.
- Crush the can before you throw it away.
Teneke kutu içinde altı tane balık var.
- There are six fish inside the tin can.
Şarkıcıyı hapishaneye koyabilirsin, ama şarkıyı değil.
- You can cage the singer but not the song.
Kefalete gücü yetmediği için Tom hapishanede mahsur kaldı.
- Tom is stuck in jail because he can't afford bail.
Kovanda sadece tek bir kraliçe olabilir.
- There can be only one queen in the hive.
Burçlar kuşağının on iki burcu şunlardır: Koç, Boğa, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova ve Balık.
- The twelve signs of the Zodiac are: Aries, Taurus, Gemini, Cancer, Leo, Virgo, Libra, Scorpio, Sagittarius, Capricorn, Aquarius and Pisces.
Tom, teneke düdüğü çok iyi çalamaz.
- Tom can't play the tin whistle very well.
Çöp tenekesini incelediğini gördüğüm çocuk dört gündür bir şey yemediği söyledi.
- The boy I saw searching through the garbage can said that he had not eaten anything for four days.
Benzin bidonlarımızdan biri kayıp.
- One of our gas cans is missing.
Tom benzin bidonunu aldı ve arabasının arkasına doğru yürümeye başladı.
- Tom picked up the can of gasoline and started walking back to his car.
Tom elektrikli konserve açacağını çalıştıramadı.
- Tom wasn't able to get the electric can opener to work.
Toptan konserve ürünler alırım.
- I buy canned goods in bulk.
Kredini bir yılda kapatabilir misin?
- Can you pay off your loans in a year?
Ben kapıyı açamıyorum. Anahtarın var mı?
- I can't open the door. Do you have the key?
Ben onun ABD vatandaşlığından vazgeçtiğine inanamıyorum.
- I can't believe he renounced his U.S. citizenship.
Biz ABD'ye hayır diyebilir miyiz?
- Can we say no to the USA?
Tom'u kovmaktan daha iyi bir şey istemiyorum ama bunu yapamıyorum.
- I'd like nothing better than to fire Tom, but I can't do that.
Sana ödeme yapabilmemin başka bir yolu var mı?
- Is there any other way I can pay you?
Elmalı pasta yapabilmem için birkaç elmaya ihtiyacım var.
- I need some apples so I can make an apple pie.
Can I use your pen?.
He canned the whole project because he thought it would fail.
The boss canned him for speaking out.
Can you remember your fifth birthday?.
They spent August canning fruit and vegetables.
Can your gob.
So long as the human spirit thrives on this planet, music in some living form will accompany and sustain it and give it expressive meaning.
- İnsan ruhu yeryüzünde bulunduğu müddetçe; müzik, canlı bir varlık gibi ona eş ve destek olup büyük anlam katacak.
The spirit of Satan reawakens.
- İblisin ruhu yeniden canlanıyor.
Is something wrong, darling?
- Bir şey mi yanlış, canım?
Hi, my dear, my darling, my honey, my destiny. How was your day?
- Merhaba, canım, sevgilim, tatlım, kaderim. Günün nasıldı?
He put all his heart and soul into it.
- O canı gönülden yaptı.
I'd like to eat cheesecake to my heart's content at The Cheesecake Factory.
- Cheesecake Factory'de canımın istediği kadar peynirli kek yemek istiyorum.
A building, before it can be constructed, has to be visualized hundreds of times in the mind of an architect.
- Bir yapının inşa edilebilmesinden önce mimarın zihninde yüzlerce kez canlandırılması gerekir.
The inhabitants of the island are friendly.
- Adanın sakinleri cana yakındır.
My boyfriend is smart, handsome, and friendly too.
- Erkek arkadaşım akıllı, yakışıklı, ve cana yakındır.
He was my dear friend.
- O benim can dostumdu.
Hello, my dear, I made two pictures and I want your opinion on them.
- Merhaba canım, ben iki resim yaptım ve ben onlar hakkında fikrini istiyorum.
He put all his heart and soul into it.
- O canı gönülden yaptı.
Health and vitality are important for long life.
- Sağlık ve canlılık uzun hayat için gereklidir.
They are longing for city life.
- Onlar şehir hayatına can atıyorlar.
Health and vitality are important for long life.
- Sağlık ve canlılık uzun hayat için gereklidir.
... It can, for that 90 minutes of a game, it takes them away ...