Grup, yaklaşmakta olan parti hakkında konuşmak için bir boğa oturumu planlıyordu.
- The group was planning a bull session to talk about the upcoming party.
General boğayı boynuzlarından tuttu ordusunu felaketten kurtardı.
- The general took the bull by the horns and saved his army from disaster.
Senin bu iş planı neredeyse çok iyimser görünüyor. Bütün söyleyebileceğim onun bir boş hayalden daha fazlası olduğunu ummamdır.
- This business plan of yours seems almost too optimistic. All I can say is I hope it's more than just wishful thinking.
Senin görüşün çok iyimser.
- Your view is too optimistic.
Yükselen bir gelgit tüm tekneleri kaldırır.
- A rising tide lifts all boats.
Sürekli yükselen fiyatların bir sonucu olarak sosyal huzursuzluk çıkabilir.
- Social unrest may come about as a result of the endless rising of prices.
Doğu doğan güneşle aydınlandı.
- The east was brightened by the rising sun.
Yarın erken kalkarsan, doğan güneşi görebilirsin.
- If you get up early tomorrow, you can see the rising sun.
Uydurma hikayeler en eğlenceli saçmalık türüdür.
- Apocryphal stories are the most fun variety of bullshit.
Bu sadece bir yığın saçmalık!
- This is just a pile of bullshit!
Polis memuru bir kurşun geçirmez yelek giydi.
- The police officer wore a bulletproof vest.
Birçok polis arabalarının kurşungeçirmez camları olmadığını duydum.
- I've heard that most police cars don't have bulletproof glass.
Eylül 1929 da, hisse senedi fiyatları yükselişini durdurdu.
- In September, 1929, stock prices stopped rising.
Yen yükseliyor dolar düşüyor.
- The yen is rising and the dollar is falling.
Eylül 1929 da, hisse senedi fiyatları yükselişini durdurdu.
- In September, 1929, stock prices stopped rising.
Doğuda güneş doğmak üzereydi.
- The sun was on the point of rising in the east.
Kime oy verirsen ver, fiyatlar yükselmeye devam edecek.
- Whoever you vote for, prices will go on rising.
Maliyetler yükselmeye devam etti.
- The costs kept rising.
He was heavily criticised for his bullish behaviour.
He bulled his way in.