boş zaman

listen to the pronunciation of boş zaman
Turkish - English
spare time

Yuriko arranges flowers in her spare time. - Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.

What do you do in your spare time? - Boş zamanında ne yaparsın?

spare hours
leisure time

In her leisure time, she enjoys swimming and tennis. - Onun boş zamanlarında, o yüzme ve tenisin tadını çıkarır.

She doesn't seem to know what to do with her leisure time. - O, boş zamanında ne yapacağını biliyor gibi görünmüyor.

a) spare time b) idle time
{i} leisure

The busiest people have the most leisure. - En meşgul insanlar en fazla boş zamana sahiptirler.

You can do it at your leisure. - Onu boş zamanınızda yapabilirsiniz.

idle time
free time

Tom decided to wait until Mary had some free time. - Tom Mary'nin biraz boş zamanı oluncaya kadar beklemeye karar verdi.

Tom and Mary had way too much free time on their hands. - Tom ve Mary'nin ellerinde oldukça çok fazla boş zamanı vardı.

freetime
boş zaman dolduracak program
filler
boş zaman etkinlikleri
leisure activities
Turkish - Turkish
Çalışarak geçirilen saatler dışında kalan süre
(Osmanlı Dönemi) VAKT