boş zaman

listen to the pronunciation of boş zaman
Türkçe - İngilizce
spare time

Yuriko arranges flowers in her spare time. - Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.

What do you do in your spare time? - Boş zamanında ne yaparsın?

spare hours
leisure time

She doesn't seem to know what to do with her leisure time. - O, boş zamanında ne yapacağını biliyor gibi görünmüyor.

I often spend my leisure time listening to the radio. - Boş zamanımı çoğunlukla radyo dinleyerek geçiririm.

a) spare time b) idle time
{i} leisure

I often spend my leisure time listening to the radio. - Boş zamanımı çoğunlukla radyo dinleyerek geçiririm.

You can do it at your leisure. - Onu boş zamanınızda yapabilirsiniz.

idle time
free time

Tom doesn't have much free time. - Tom'un çok fazla boş zamanı yok.

Tom and Mary had way too much free time on their hands. - Tom ve Mary'nin ellerinde oldukça çok fazla boş zamanı vardı.

freetime
boş zaman dolduracak program
filler
boş zaman etkinlikleri
leisure activities
Türkçe - Türkçe
Çalışarak geçirilen saatler dışında kalan süre
(Osmanlı Dönemi) VAKT