The temperature fell several degrees.
- Sıcaklık birkaç derece düştü.
The value of the painting was estimated at several million dollars.
- Resmin tahmini değeri birkaç milyon dolar.
You'll be able to drive a car in a few days.
- Birkaç gün içinde araba sürebileceksin.
You can't be hungry. You had a snack a few minutes ago.
- Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin.
You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
- Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
My father bought some CDs for my birthday.
- Babam, doğum günüm için bana birkaç CD aldı.
Tom and Mary have gone swimming together a number of times.
- Tom ve Mary birkaç kez birlikte yüzmeye gittiler.
A number of friends saw him off.
- Birkaç arkadaş onu uğurladılar.
You can't be hungry. You had a snack a few minutes ago.
- Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin.
Only a few people showed up on time.
- Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi.
Tom put up with the pain for a couple of weeks before finally going to the hospital.
- Sonunda hastaneye gitmeden önce, Tom ağrıya birkaç hafta dayandı.
Tom has a couple of friends in Boston.
- Tom'un Boston'da birkaç arkadaşı var.
A number of passengers were injured.
- Birkaç yolcu yaralandı.
Tom and Mary have gone swimming together a number of times.
- Tom ve Mary birkaç kez birlikte yüzmeye gittiler.
There were multiple disclaimers at the start of the video.
- Videonun başında birkaç feragatname vardı.
The judge was forced to slam her gavel down multiple times in order to restore order to the court.
- Hakim mahkemeye düzeni sağlamak için birkaç sefer tokmağı aşağı vurmak zorunda kaldı.
Tom is one of the few people I can trust.
- Tom güvenebileceğim birkaç kişiden biridir.
You're one of the few friends I have.
- Sen sahip olduğum birkaç arkadaştan birisin.
If you have any interesting books, lend me some.
- İlginç kitapların varsa, bana birkaç tane ödünç ver.
I want some potatoes. Do you have any?
- Birkaç patates istiyorum. Hiç patatesiniz var mı?
Tom nodded his head a few times.
- Tom bir kaç kere başını salladı.
We were in Boston last month for a few days visiting Tom.
- Biz Tom'u ziyaret ederken geçen ay bir kaç gün Boston'daydık.