In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
- Ayrıca yaşlıların birbiriyle kaynaşabilmeleri ve Amerikan yaşamında aktif katılımcılar olarak kalabilmeleri için çok sayıda gruplar kurulmuştur.
The sentence is capable of two interpretations, of which the first is the exact opposite of the other.
- Cümleyi birbiriyle zıt iki farklı biçimde çevirmek mümkün.
I thought you might be interested to know that Tom and Mary have quit dating each other.
- Tom ve Mary'nin birbiriyle çıkmaktan vazgeçtiğini bilmekle ilgilenebileceğini düşündüm.
It is our duty to help one another.
- Birbirimize yardım etmek bizim görevimizdir.
We should try to understand one another.
- Biz birbirimizi anlamaya çalışmalıyız.
Japan and China differ from each other in many ways.
- Japonya ve Çin, pek çok yönden birbirinden farklıdır.
We don't know each other.
- Biz birbirimizi tanımıyoruz.
Tatoeba is really multilingual. All the languages are interconnected.
- Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.
Everything is interconnected.
- Her şey birbirine bağlıdır.