So, next time they come to me of a morning and ask the same question, what do you think my answer might be?.
One, two, three, four, five, six, seven, eight, nine, ten.
 - Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on.
I'd like to stay one more night. Is that possible?
 - Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
I don't have a single enemy.
 - Benim tek bir düşmanım yok.
There isn't a single cloud in the sky.
 - Gökyüzünde tek bir bulut yok.
Is there anything to drink in the refrigerator?
 - Buzdolabında içilebilecek herhangi bir şey var mı?
He needs something to drink.
 - İçecek bir şeye ihtiyacı var.
I'm busy looking for an apartment.
 - Ben bir daire aramakla meşgulüm.
The twins were so alike that it was difficult to tell them apart.
 - İkizler o kadar benziyorlardı ki birbirinden ayırt etmek zordu.
He wore a top hat and a monocle.
 - O bir silindir şapka ve bir tek gözlük taktı.
Monopoly is a popular game for families to play.
 - Monopoly ailelerin oynaması için popüler bir oyun.
I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril.
 - Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.
Please put a lump of sugar in my coffee.
 - Kahveme bir küp şeker koyun lütfen.
Ikeda made several silly mistakes, and so he was told off by the department head.
 - Ikeda birkaç aptalca hata yaptı ve bu yüzden ona bölüm başkanı tarafından ağzının payı verildi.
Two heads are better than one.
 - Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
An immense monument was erected in honor of the eminent philosopher.
 - Büyük filozofun şerefine muazzam bir anıt dikildi.
Caesar erected a golden statue of Cleopatra.
 - Sezar, Kleopatra'nın altından bir heykelini dikti.
Which language is spoken in the United States of America?
 - Amerika Birleşik Devletleri'nde hangi dil konuşuluyor?
Washington is the capital of the United States.
 - Washington, Amerika Birleşik Devletleri'nin başkentidir.
The Emperor is the symbol of the unity of the people.
 - İmparator, halkın birliğinin sembolüdür.
Unity is better than money.
 - Birlik paradan daha iyidir.
I saw her somewhere two years ago.
 - Onu ben iki yıl önce bir yerde gördüm.
I thought we were going to go somewhere.
 - Bir yere gideceğimizi düşünmüştüm.
Tom gave Mary an engagement ring.
 - Tom Mary'ye bir nişan yüzüğü verdi.
Tom bought an engagement ring for Mary with money he inherited from his grandfather.
 - Tom büyükbabasından miras kalan parayla Mary için bir nişan yüzüğü aldı.
I've got a pacemaker.
 - Benim bir kalp pilim var.
After a hectic few days at work, Tom is looking forward to a change of pace.
 - İşte yoğun geçen birkaç günden sonra, Tom bir değişikliği iple çekiyor.
Do you want some coffee?
 - Biraz kahve ister misin?
Would you like some coffee?
 - Biraz kahve ister misin?
Macbeth raised an army to attack his enemy.
 - Macbeth, düşmanına saldırmak için bir ordu yetiştirdi.
They began with a strong attack against the enemy.
 - Düşmana karşı şiddetli bir taarruza geçtiler.
We should play squash together sometime.
 - Bir ara birlikte duvar tenisi oynamalıyız.
Butternut squash is a good source of manganese, potassium, and vitamins A, C, and E.
 - Balkabağı, iyi bir manganez, potasyum ve A, C ve E vitaminleri kaynağıdır.