Do you know where your father went?
 - Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
 - Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
Everybody knew that she was being pushy.
 - Onun saldırgan olduğunu herkes biliyordu.
They knew they must fight together to defeat the common enemy.
 - Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı.
Tom accused Mary of not knowing how to love or how to accept someone's love.
 - Tom Mary'yi sevmeyi ya da birinin aşkını kabul etmeyi bilmemekle suçladı.
She got married without her parents knowing it.
 - O, anne ve babasının bilgisi olmadan evlendi.
Ken didn't know what to say next.
 - Ken gelecek defa ne söyleyeceğini bilmiyordu.
Ken is as tall as Bill.
 - Ken Bill kadar uzun boylu.
Mr Hashimoto is known to everyone.
 - Bay Hashimoto herkes tarafından bilinir.
Football is the most known sport in the world.
 - Futbol, dünyada en çok bilinen spordur.
Bu arabayı sana kim sattı?
 - Hvem solgte denne bil til dig?
O, ona arabasını sattı.
 - Hun solgte sin bil til ham.
Bu arabayı sana kim sattı?
 - Hvem solgte denne bil til dig?