belonging-to

listen to the pronunciation of belonging-to
English - Turkish

Definition of belonging-to in English Turkish dictionary

belong to
ait olmak
own
sahip olmak

Bir kütüphaneye sahip olmak başka bir şey, onu akıllıca kullanmak çok daha başka bir şey. - It is one thing to own a library; It is quite another to use it wisely.

Ben her zaman bir spor arabaya sahip olmak istedim. - I've always wanted to own a sports car.

own
kendi

Kendi yaşamını riske atarak çocuğu kurtardı. - He saved the boy at the risk of his own life.

Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum. - I perceive myself as my own god.

own
{f} -in sahibi/malı olmak: Do you own this house? Bu evin sahibi siz misiniz?
own
{s} kendisinin

O kendisinin en kötü düşmanıdır. - She is her own worst enemy.

Fadıl kendisinin karanlık yönünü keşfedecek. - Fadil will discover a dark side of his own.

own
{s} kendine özgü, özel, kendinin, kendi: her own book onun kendi kitabı. a character of its own kendine özgü bir şahsiyet
belong to
yararlı olmak
belong to
ilgili olmak
belong to
bağlı olmak
belong to
üyesi olmak
belong to
malı olmak (bir şey birinin)
belong to
uygun olmak
belong to
yeri olmak
belong to
mensup olmak
own
(Ticaret) risk kendi rizikosu
own
malı olmak
belong to
ait ol

Göçmenler dünyadaki en huzurlu insanlardır. Onlara ait olmayan bir toprağı işgal etmek için binlerce mil geçerler ve eğer vahşi yerli değillerse kimseyi öldürmezler. - The settlers are the most peaceful people in the world. They cross thousands of miles to occupy a land that doesn't belong to them and they never kill anyone if they're not a savage native.

Japonlar kendilerini ait oldukları grupla tanımlamak eğilimindedir. - The Japanese tend to identify themselves with the group they belong to.

belonging to
e  ait
own
itiraf etmek
own
tanımak

Robotların, kendi kararlarını verebilmelerine olanak tanımak tehlikeli olabilir; çünkü sahiplerine karşı çıkabilirler. - Allowing robots to take their own decisions can be dangerous, because they can turn against their owner.

belong to
a ait
belonging to
e ait
o'
o '
own
edin(mek)
belonging to
ait

Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır. - The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.

Biz belgenin onun erkek kardeşine ait olduğu gözüyle baktık. - We regarded the document as belonging to her brother.

belonging to
-e ait
own
teslim etmek
own
(Avrupa Birliği) kendi,öz
own
(sıfat) öz, kendisinin
own
{f} kabul etmek, itiraf etmek
own
{f} kabullenmek
own
dili tam ve doğru olarak itiraf etmek
English - English
own
belong to
be a part or adjunct; "the uniform looks like it belonged to a museum collection
belonging to
fitting to, owned by
belonging to
o'