belirme

listen to the pronunciation of belirme
Turkish - English
emergence
appearance
emergence, appearing
appearing, appearance, becoming visible or distinct
emersion
belirmek
appear
belirmek
loom
belirmek
rise
belir
(Bilgisayar) appear

Scarcely had the rain stopped before a rainbow appeared. - Bir gökkuşağı belirmeden önce, hemen hemen yağmur durmuştu.

A form appeared in the darkness. - Karanlıkta bir şekil belirdi.

belir
appearing
belirmek
(Konuşma Dili) be in evidence
belirmek
become apparent
belirmek
become visible
belirmek
(Dilbilim) come out
belirmek
spring
belir
spring up
belirmek
to appear, become visible
belirmek
become clear; dawn
belirmek
to appear, to emerge, to loom
belirmek
evidence
belirmek
become clear
belirmek
{f} dawn
Turkish - Turkish
Belirmek işi, tebellür etme
tebellür
Belirmek
tezahür etmek
Belirmek
taayyün etmek
Belirmek
tebellür etmek
Belirmek
dolaşmak
Belirmek
uçmak
belirmek
Önce belli veya görünür olmayan bir şey ortaya çıkmak, tezahür etmek: "Karanlıkların ardından birçok adamlar belirerek acayip birtakım eşyalar taşıyor."- R. H. Karay
belirmek
Ortaya çıkmak, tezahür etmek
belirmek
İyice görünür ve anlaşılır bir durum almak, tebarüz etmek
belirmek
Bir düşünce veya durum için, kesin bir biçim almak, tebellür etmek
belirmek
Bir düşünce veya durum için, kesin bir biçim almak, tebellür etmek: "Kafasında günden güne çeşitli düşünceler, çeşitli kaygılar beliriyordu."- O. Hançerlioğlu. İyice görünür ve anlaşılır bir durum almak, tebarüz etmek: "O kibar cemiyete nasıl bir elbise ile gireceğini düşündü, manzara gözünün önünde belirdi."- R. H. Karay
belirme
Favorites