belde

listen to the pronunciation of belde
Turkish - English
town
area, place: Bu beldede yaşayanların hepsi Abhaz. All who live in this area are Abkhasian. Orası bir emekliler beldesi. That's a retirement community
city
town; city; community: tatil beldesi holiday village (community built especially for people on vacation)
belde halkı
inhabitants
belde ismi
town name
belde taşınan su kabı
moved to town water container
belde taşınan silahlar
(Askeri) side arms
eller belde
with arms akimbo
eller belde
akimbo

She stood defiantly with arms akimbo. - O, eller belde meydan okurcasına durdu.

Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) Büyük köy
Şehir
(Osmanlı Dönemi) İki kaş arasında kıl olmayıp açık olması
(Osmanlı Dönemi) Yer, arz
(Osmanlı Dönemi) Göğüs, sadır
(Osmanlı Dönemi) Memleket, şehir
Mekân, yer, çevre: "Bugün toz hâlinde sallanan bu iklim, asırların uykusundan, bunca sanat beldeleri gibi bir gün sıyrılacak."- Y. K. Beyatlı
Mekân, yer, çevre
belde
Favorites