beklentisiz

listen to the pronunciation of beklentisiz
Turkish - English
no expectations
beklenti
expectation

Did that hotel meet your expectations? - Otel beklentilerini karşıladı mı?

I must live up to his expectations. - Onun beklentilerine uygun yaşamalıyım.

beklenti
prospect

The prospects for Japan's future look dismal. - Japonya'nın gelecek için beklentileri kasvetli görünüyor.

That's a frightening prospect. - Bu korkutucu bir beklenti.

beklenti
expectancy

As recent research shows, the life expectancy in Japan is consistently increasing. - Yakın zamanda yapılan araştırmalara göre, Japonya'daki yaşam beklentisi sürekli olarak artıyor.

People's life expectancy grows every year. - İnsanların yaşam beklentisi, her yıl büyüyor.

beklenti
(Dilbilim,Pisikoloji, Ruhbilim) anticipation

Fear is pain arising from the anticipation of evil. - Korku, kötülük beklentisinden kaynaklanan acıdır.

There's a lot of anticipation. - Pek çok beklenti var.

beklenti
(Matematik) expected value
beklenti
(Politika, Siyaset) forecast

I forecasted that you couldn't cut the mustard in this job. - Bu işte beklentileri karşılayamayacağını tahmin etmiştim.

beklenti
look-out
beklenti
contemplation
beklenti
(Politika, Siyaset) prediction
beklenti
promise
beklenti
lookout
beklenti
expectance
beklenti
jam tomorrow
beklenti
view
beklenti
expectation, something expected
beklenti
hope

I hope we can live up to your expectations. - Umarım beklentilerinize göre yaşayabiliriz.

Turkish - Turkish

Definition of beklentisiz in Turkish Turkish dictionary

beklenti
Bir olgunun sonunda gerçekleşmesi beklenen şey
beklenti
Bireyin belli şart ve durumların alacağı biçimler veya kendisinden beklenenler konusundaki ön görüşü