be on to

listen to the pronunciation of be on to
English - Turkish
(Konuşma Dili) konuşmak
haberi olmak
haberdar olmak
{k} (birinin) ne halt/haltlar yediğini/karıştırdığını bilmek
be on
(Konuşma Dili) televizyona çıkmak
be on
(Konuşma Dili) ısmarlanmak
be on
açık olmak
be on
(Konuşma Dili) -den olmak
be on
(Konuşma Dili) birisi
be on
yanmak
be on
oynamak
on to
üzerine

1998'de Tom'un ölümü üzerine, Mary, onun meziyetlerini öven bir konuşma yaptı. - On Tom's death in 1998, Mary paid tribute to his personal qualities.

Bugünkü kahvaltım: peynirli tost üzerine sahanda yumurta. - For my breakfast today: fried egg on toast with cheese.

on to
üstüne

Kayakları arabanın üstüne koydu. - He put the skis on top of the car.

Bu kitabı diğerlerinin üstüne koy. - Put this book on top of the others.

be on
(deyim) not be on [kd] kabul edilmez ,mantiksiz
be on
(deyim) bir filmin,oyunun, vb. gosterilmesi,oynamasi
be on
(deyim) olacak ,yapilacak
be on
(deyim) you are on [kd] oneriyi,bahsi,teklifi kabul etmek
be on
(makine/aygıt) çalışmak, açık olmak
be on
(elektrik/su/gaz) açık olmak; (elektrik/ışık) açık olmak
on to
haberdar
English - English
To figure out; to realize the truth

I was planning it as a surprise, but I think he is on to me.

on to
Used to indicate, or signpost, logical progression to a new topic in a talk or discourse

Let's go on to item 3 in the list.

be on
appear in a show, on T V , radio, etc ; "The news won't be on tonight"
be on to
Favorites