Kapının tam iç tarafında bir köpek buldum.
- I found a dog just inside the gate.
Biri beni içeri itti.
- Someone pushed me inside.
Bir köpeğin dışında, bir kitap insanın en iyi arkadaşıdır. Bir köpeğin içinde, okumak için çok karanlıktır.
- Outside of a dog, a book is man's best friend. Inside of a dog, it's too dark to read.
Mağaranın içerisindeki bütün bu insanları alın.
- Get all these people inside the cave.
Tom evinin içerisinde kim olduğunu biliyordu.
- Tom knew who was inside his house.
Öfkeli kalabalık polis minibüsünün etrafını sarıp içindeki pedofili zanlısına hakaretler yağdırdı.
- The angry crowd clambered around the police van shouting insults at the suspected paedophile inside it.
Evin içindeki herkesi almaya çalışman gerekiyor.
- We need to try to get everybody inside the house.
Özünde, hepimiz birbirimize benzeriz.
- We are all alike, on the inside.
Bir köpeğin dışında, bir kitap insanın en iyi arkadaşıdır. Bir köpeğin içinde, okumak için çok karanlıktır.
- Outside of a dog, a book is man's best friend. Inside of a dog, it's too dark to read.
Evimin içinde iki tane zombi var.
- There are two zombies inside my house.
Böceklerin organlarının çoğu karınlarındadır.
- Most of a insect's organs are inside its abdomen.
Tom karın kar küresi içine düşüşüne baktı.
- Tom looked at the snow falling inside the snow globe.
Çocukları içeride tut.
- Keep the kids inside.
İçeriden birinin yardımıyla işlenmiş bir suçtu.
- It was an inside job.
Zaman geçmez ya da gitmez, zaman içimizde kalır.
- Time doesn't pass or go away, time remains inside us.
Benim içimi dışımı biliyorsun.
- You know me inside and out.
Mary bir pasta içinde ceza evine bir demir testeresi bıçağını gizlice sokmaya çalıştı.
- Mary tried to smuggle a hacksaw blade into the prison inside a cake.
Belki içerde kalsam daha iyi olur. Hava böyleyken kim dışarı çıkmak ister?
- Maybe it would be better if I were to just stay inside. Who wants to go out when the weather's like this?
İçerdeydim, bekliyordum.
- I was inside, waiting.
Fal kurabiyelerinin içine saklanmış mesajları okumayı severim.
- I love reading the messages hidden inside fortune cookies.
Tom tekrar binanın içine yürüdü.
- Tom walked back inside the building.
Tom az önce içeriye girdi.
- Tom just went inside.
İçeriye gelmek ister misiniz?
- Would you like to come inside?
Ev dahili ve harici temizlendi.
- The house was cleaned inside and out.
Eating that stuff will damage your insides.
The car in front drifted wide on the bend, so I darted up the inside to take the lead.
The first pitch is ... just a bit inside.
He's inside, doing a stretch for burglary.
... search engine machines, the internal machines inside our ...
... And it'll also affect medicine. You will have Faraday's electromagnetic force inside ...