The pressure for tax reform is growing.
 - Vergi reformu için baskı artıyor.
Several politicians exerted strong pressure on the committee.
 - Birçok siyasetçi komite üzerine güçlü bir baskı uygulamıştır.
Despite his restraint, he agreed to it.
 - Onun baskısına rağmen, o, onu kabul etti.
Fight oppression, claim your freedom.
 - Baskıya direnin, özgürlüğünüzü talep edin.
Many have suffered oppression and misery for a long period of time under the rule of colonialism.
 - Birçoğu sömürgeciliğin egemenliği altında uzun bir süre baskı ve sefaletten çekmiştir.
Mistakes in the printing should be pointed out at once.
 - Baskıdaki hatalara derhal dikkat çekilmelidir.
Why did you put off the printing of my book?
 - Benim kitabımın baskısını niçin erteledin?
Why did you put off the printing of my book?
 - Benim kitabımın baskısını niçin erteledin?
Tom finds it difficult to read small print.
 - Tom küçük baskıyı okumayı zor buluyor.
The pressure for tax reform is growing.
 - Vergi reformu için baskı artıyor.
Several politicians exerted strong pressure on the committee.
 - Birçok siyasetçi komite üzerine güçlü bir baskı uygulamıştır.
She forced him to eat his vegetables.
 - Sebzelerini yemesi için ona baskı yaptı.
I was forced to sign my name.
 - Adımı imzalamam için bana baskı yapıldı.
Is there a paperback edition of this book?
 - Bu kitabın karton kapaklı baskısı var mı?
As far as I know, this is the latest edition.
 - Bildiğim kadarıyla, bu son baskıdır.
The seed of revolution is repression.
 - Devrimin tohumu baskıdır.
Up till now the United States has called itself the world's police and continues suppression relying on military force.
 - Şimdiye kadar Amerika Birleşik Devletleri kendini dünyanın polisi olarak adlandırdı ve askeri güce dayanarak baskıya devam etmektedir.
Yoshida, don't stress.
 - Yoshida, baskı yapma.
Gravity stresses the human body.
 - Yerçekimi insan vücuduna baskı yapıyor.
Tom has been under a great deal of strain lately.
 - Tom son zamanlarda büyük bir baskı altında.
The rope broke under the strain.
 - Halat baskı altında kırıldı.
A new serial will begin in next month's issue.
 - Gelecek ayın baskısında yeni bir dizi başlayacak.
I think I've showed considerable constraint under the circumstances.
 - Ben bu koşullar altında önemli bir baskı gösterdiğimi düşünüyorum.
There was a feeling of constraint in the room; no one dared to tell the king how foolish his decision was.
 - Odada bir baskı hissi vardı; Hiç kimse krala kararının ne kadar aptalca olduğunu söylemeye cesaret etmedi.
He was coerced into helping the thieves.
 - Hırsızlara yardım etmesi için baskı yapıldı.