O aslında nazik bir insandır.
- He is basically a nice man.
Bu aslında oldukça basit.
- It's basically quite simple.
Ben temelde hiç kimseyim.
- I'm basically a nobody.
Temelde ben dürüst bir insanım.
- Basically, I am a honest person.
Onların söylediği şey temel olarak budur.
- That's basically what they're saying.
Temel olarak, fikrine katılıyorum.
- Basically, I agree with your opinion.
Fizik esas doğa bilimidir.
- Physics is the basic physical science.
Matematik bütün bilimler için esas niteliği taşır.
- Mathematics is basic to all sciences.
Araştırmalar, temel barınma ve gıda ihtiyaçları karşılanır karşılanmaz, ilave zenginliğin mutluluğa çok az şey kattığını gösteriyor.
- Studies show that once the basic needs of shelter and food are met, additional wealth adds very little to happiness.
Bu kurs İlkyardımda temel becerileri öğretir.
- This course teaches basic skills in First Aid.
Dan temel anatomi derslerine bile girmedi.
- Dan didn't even take basic anatomy classes.
Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.
- Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users.
Bu otelin odaları oldukça basit.
- The rooms in this hotel are pretty basic.
They've added some fancy features, but it's basically still a car.
Many programs were written for the Sinclair Spectrum computer in BASIC.
Arithmetic is a basic for the study of mathematics.
Rice is a basic for many Asian villagers.
... ago, all of humanity was basically our farming or ...
... Basically, this technology can look at the input from the camera and figure out where ...