Definition of ausstellend in English Turkish dictionary
- showing
- gösterme
Gerçek duygularını göstermek Japonya'da bir erdem olarak düşünülmemektedir.
-Showing your real feelings is not considered a virtue in Japan.
Tom Mary'nin söylemek zorunda olduğu şeyi herhangi bir heyecan göstermeden dinledi.
-Tom listened to what Mary had to say without showing any emotion.
- exhibiting
- gösterme
- exhibiting
- teşhir etme
- putting out
- söndürme
- displaying
- {f} göster
Dan, Alzheimer belirtileri göstermeye başladı.
-Dan began displaying symptoms of Alzheimer's.
- issuing
- çıkarma
- issuing
- ihraç
- displaying
- göster(mek)
- showing
- göstererek
İnsanlar sadece ne olduklarını göstererek düzeltilebilir.
-Men can only be corrected by showing them what they are.
Onlara biraz büyü göstererek çocukları eğlendirdi.
-He amused the children by showing them some magic.
- displaying
- gösterme
Dan, Alzheimer belirtileri göstermeye başladı.
-Dan began displaying symptoms of Alzheimer's.
- displaying
- sergileyen
- displaying
- tanıtım
- displaying
- sergi
- displaying
- görüntü
- showing
- {i} durum
- showing
- durum/gösteri
- showing
- {i} gösteri
Delikanlı yeni arabasını gösteriyor.
-The teenager is showing off his new car.
Onu bana gösterir misin?
-Would you mind showing me that?
- showing
- (isim) gösteri, gösterme, sergi, gösterimde olma, oynama, belirtme, durum
- showing
- göz önüne serme
Related Terms
Definition of ausstellend in German English dictionary
- showing
- putting out
- making out
- showcasing
- displaying
- exhibiting
- issuing
- writing out
- auf einen bestimmten Ort ausstellend
- domiciling
- eine Bescheinigung ausstellend
- certificating
- eine Faktura ausstellend
- invoicing
- eine Faktura ausstellend
- billing