Uğraşacağım başka şeylerim var.
 - I have other things to attend to.
Sesi dinlemek için hoş.
 - Her voice is pleasant to listen to.
Linda müzik dinlemek için parka gitti.
 - Linda went to the park to listen to the music.
Siz işe katılmak zorundasınız.
 - You must attend to your work.
Toplantıya ya sen ya da ben katılmak zorundayım.
 - Either you or I must attend the meeting.
Dinle! Favori müziğimi çalıyorlar.
 - Listen! They're playing my favorite music.
Dinledim fakat hiçbir şey duymadım.
 - I listened, but I didn't hear anything.
Ona refakat edecek tek hizmetçisi vardı.
 - He has only one servant to attend on him.
Baylar bayanlar, görüşüme kulak vermenizi istiyorum.
 - Ladies and gentlemen, I would like you to listen to my opinion.
O, öğretmene hiç kulak vermez.
 - He never listens to the teacher.
Meşgul olmam gereken işlerim var.
 - I have things to attend to.
O kadar meşgulüm ki partiye katılamam.
 - I'm so busy I can't attend the party.
Radyo dinlemek ister misin?
 - Do you want to listen to the radio?
Radyo dinlemek hoşuma gidiyor.
 - I like listening to the radio.
Klasik müzik dinlemeyi severim.
 - I like to listen to classical music.
Konuştum ama hiç kimse beni dinlemedi.
 - I did speak, but no one listened to me.
I attended a one-room school next door to the palace and studied English, Xhosa, history and geography.