O, ona ilk önce inanmadı.
- He didn't believe it at first.
İlk önce öğretmen olduğunu sanmıştım ama değilmiş.
- At first, I thought he was a teacher, but he wasn't.
İlk olarak, her şey zor görünüyordu.
- At first, everything seemed difficult.
O, ilk olarak ondan hoşlanmadı.
- She didn't like him at first.
İlk önce kimse bana inanmıyordu.
- No one believed me at first.
Önce plandan hoşlandığımı düşündüm fakat ikinci düşünüşümde ona karşı çıkmaya karar verdim.
- At first I thought I liked the plan, but on second thought I decided to oppose it.
Tom ilk zamanlar Mary'ye inanmıyordu.
- Tom didn't believe Mary at first.
İlk zamanlar bunu yapmaktan hoşlanmadım.
- I didn't like doing this at first.
Başlangıçta, çok hızlı konuştukları zaman insanları zorlukla anlardım.
- At first, I had difficulty understanding people when they spoke too fast.
Başlangıçta hatalarım hakkında endişeliydim.
- I was worried about my mistakes at first.
... really very attractive. First of all, demography gives you tools and analytical perspectives ...
... be a good one. The first one is a human rights argument. If your world is made of computers, ...