Sen benim için değerli bir varlıksın.
- You're a valuable asset to me.
Birçok kişi bugünlerde varlık açısından zengin ama zaman açısından fakir.
- Many people these days are asset-rich but time-poor.
Bu mali denetim, aynı zamanda şirketin varlıklarının bir değerlendirmesini içerir.
- This financial audit also includes an evaluation of the company's assets.
Tom tüm mal varlığını bir kayyuma devretti.
- Tom put all of his assets in a blind trust.
Tom tüm mal varlığını bir kayyuma devretti.
- Tom put all of his assets in a blind trust.
Bir milyon doların üzerinde mal varlığı var.
- He has over a million dollars in assets.
These shares are a valuable asset.
... all of it due to the mechanics set into motion by Isaac Newton's second law of motion, force ...
... don't like it, find someone else's computer to use. This one's mine. I set the rules." ...