arkadakiler

listen to the pronunciation of arkadakiler
Turkish - English
those left behind (by one who has died or departed)
arka
back

I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril. - Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.

Music that doesn't transmit feelings, images, thoughts, or memories is just background noise. - Hisleri, görüntüleri, düşünceleri ya da anıları iletmeyen müzik sadece arka fon gürültüsüdür.

arka
rear

Please move to the rear of the bus. - Lütfen otobüsün arkasına doğru ilerleyin.

Smokers are asked to occupy the rear seats. - Sigara içenlerin arka koltuklarda oturmaları rica edilir.

arka
{s} stern
arkadaki
hinder
arka
{i} backing
arka
posterior
arka
friend at court
arka
{s} tail

The tail at the rear of the plane provides stability. - Uçağın arkasındaki kuyruk denge sağlar.

Your right taillight is busted. - Sağ arka lamban patlamış.

arka
behind

A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else. - Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.

The boy hid behind the door. - Çocuk, kapının arkasına saklandı.

arka
buttock
arka
(Tıp) superior

Sami felt a little bit superior to his friends. - Sami kendini arkadaşlarından biraz üstün hissetti.

arka
back board
arka
end

Last night, we celebrated a friend's birthday with cases of Champagne, we ended up completely wasted. - Dün gece bir arkadaşınızın doğum gününü, saçıp savurarak tamamen tükettiğimiz şampanya kasalarıyla kutladık.

I've decided to end our friendship. - Arkadaşlığımızı bitirmeye karar verdim.

arka
backside
arka
contuniation
arka
back-up
arka
dorsal
arka
the reverse
arka
aft

I've been to Osaka to ask after my sick friend. - Hasta arkadaşımın hatırını sormak için Osaka'ya gittim.

I spent the whole afternoon chatting with friends. - Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim.

arka
hind

A friend of mine can speak Hindi fluently. - Bir arkadaşım akıcı bir biçimde Hintçe konuşabilir.

The horse rose on its hind legs. - At arka ayaklarının üzerinde yükseldi.

arka
tailback
arka
upholder
arkadaki
posterior
arkadaki
rearward
arka
rear of
arka
on back
arka
back side
arka
on the back of
arka
on the back
arka
rump, buttocks, fanny
arka
dorso
arka
backer
arka
a back load (of something)
arka
back part, rear, back side, reverse
arka
rearward; stern
arka
situated in the tail or rear section
arka
support

Her boyfriend was not supportive. - Erkek arkadaşı destekleyici değildi.

He has a wealthy supporter behind him. - Arkasında zengin bir destekleyicisi var.

arka
back, rear; the reverse (side); continuation, sequel; support, back-up, backing; supporter, backer; backside, buttocks, behind; back; reverse; hind; posterior
arka
hind, back, posterior
arka
dors
arka
powerful friend, backer, supporter; pull, influence
arka
the space behind or beyond
arka
sequel, the remaining part
arka
backing; continuation; breech; supporter
arka
{i} small

We have a small backyard. - Bizim küçük bir arka bahçemiz var.

There is a small pond in back of my house. - Evimin arkasında küçük bir gölet var.

arka
reverse
arka
rearward
arka
{i} breech
arka
{i} continuation
arka
{i} supporter

Your father's friends aren't his only supporters. - Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.

He has a wealthy supporter behind him. - Arkasında zengin bir destekleyicisi var.

arkadaki
rear
arkadaki
back

Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we? - Resmimizi arkadaki heykelle çektirelim, değil mi?

arkadaki
hind
arkadaki
postern
English - English

Definition of arkadakiler in English English dictionary

arka
sun, light; the Vedic hymn
arka
Essence, liquor, arrack
arka
'Arka' is one of the names of the deity of the sun, which is associated with the fire principle (tej) and the sense of sight (vision)
Turkish - Turkish

Definition of arkadakiler in Turkish Turkish dictionary

arka
eğin
ARKA
(Osmanlı Dönemi) Duvar içinde kerpiç ve taş arasına konulan ağaç
ARKA
(Osmanlı Dönemi) Çadıra diktikleri direk
Arka
peş
Arka
dal
Arka
mabat
Arka
akab
Arka
zahr
arka
Geçmiş, geride kalmış zaman
arka
Otururken sırtın dayandığıyer
arka
Koruyucu, kayırıcı, iltimasçı, piston: "Memur olmak için büyük bir arka gerek."- H. R. Gürpınar
arka
Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi
arka
Otururken sırtın dayandığı yer: "Otomobile bindiğimiz zaman başını arkaya yaslamış, gözlerini yummuştu."- T. Buğra. İnsanın vücudu, bedeni: "Arkasında beli kemerli, dar, şık bir pardösü vardı."- R. H. Karay
arka
Otururken sırtın dayandığı yer
arka
Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı
arka
Art, peş
arka
Geçmiş, geride kalmış zaman: "Bütün gözler arkaya, maziye çevrilmişti."- Y. K. Beyatlı
arka
Geri kalan bölüm, kısım
arka
Koruyucu, kayırıcı, iltimasçı, piston
arka
Geri kalan bölüm
arka
İnsanın vücudu, bedeni
arka
Arkada olan, arkada bulunan
arka
Mermer işletmeciliğinde taşın yüzüne paralel olan geri taraf
arkâ
(Osmanlı Dönemi) half
arkadakiler
Favorites