Çöpü ayırmak önemlidir.
 - It's important to separate the rubbish.
Telleri ayırmak zorunda kalacağız.
 - We'll have to separate the wires.
Bu ayrı bir tedavi için yeterince önemli.
 - This is important enough for separate treatment.
Tom bana ebeveynlerimin ayrılmadan önce ne kadar süredir evli olduklarını sordu.
 - Tom asked me how long my parents had been married before they separated.
Tom karısından ve çocuklarından ayrılmayı istemiyordu.
 - Tom didn't like being separated from his wife and children.
Kırk yıllık evliliklerinin ardından ayrılmak istiyorlar.
 - They want to separate after 40 years of marriage.
Guangdong'u Guangxi'den ne ayırıyor?
 - What separates Guangdong from Guangxi?
Dili kültürden ayıramazsınız.
 - You can't separate language from culture.
Karakoram Çin'i Pakistan'dan ayırmaktadır.
 - The Karakoram separates China from Pakistan.
Doğru ile yanlışı ayırmak her zaman kolay değildir.
 - It is not always easy to separate right from wrong.