English - Turkish
Definition of any of the line segments that make up the boundary of the polygon in English Turkish dictionary
- side
- {i} kenar
Yolun kenarında duruyordu.
-He was standing at the side of the road.
Bir karenin dört kenarı vardır.
-A square has four sides.
- side
- bir yanda bulunan
- side
- yan taraf
O, yan tarafında bir ağrı hissetti.
-She felt a pain in her side.
Hakem, tenis kortunun yan tarafında yüksek bir sandalyede oturuyor.
-The umpire sits in a high chair at the side of the court.
- side
- kısım
- side
- (with/against ile) tarafını tutmak
- side
- yön
Tom'un hikaye yönünü duydum.
-I heard Tom's side of the story.
Bugün size başka bir yönümü göstereceğim.
-Today I'm going to show you another side of me.
- side
- bölüm
- side
- {i} 1. yan, taraf: Which side of the box has a label on it? Kutunun hangi tarafı etiketli? The house was on the side of a hill. Ev bir tepenin
- side
- {f} against -e karşı olmak
- side
- (isim) yan, taraf, kenar, kıyı, böğür, bölüm, taraftar, takım [brit.], hava, çalım
- side
- etek taraftarlar
- side
- {i} böğür
- side
- {i} takım [brit.]
- side
- yanda veya yandan olan
- side
- {i} kıyı
- side
- (sıfat) yan, yandaki, yanındaki, ikincil, ikinci derecede
- side
- ikinci
Related Terms
English - English
Definition of any of the line segments that make up the boundary of the polygon in English English dictionary
- side
any of the line segments that make up the boundary of the polygon
Hyphenation
a·ny of the line segments that make up the boun·da·ry of the po·ly·gonTurkish pronunciation
eni ıv dhi layn segmınts dhıt meyk ʌp dhi baundri ıv dhi päligänPronunciation
/ˈenē əv ᴛʜē ˈlīn ˈsegmənts ᴛʜət ˈmāk ˈəp ᴛʜē ˈboundrē əv ᴛʜē ˈpälēˌgän/ /ˈɛniː əv ðiː ˈlaɪn ˈsɛɡmənts ðət ˈmeɪk ˈʌp ðiː ˈbaʊndriː əv ðiː ˈpɑːliːˌɡɑːn/
Resimler
Favorites