Arka planda çalan hoş bir gitar sesi vardı.
- Im Hintergrund erklang angenehmes Gitarrenspiel.
İnsanlar genelde banliyölerde rahatça yaşamaktadır.
- People often live comfortably in the suburbs.
Bu uçak rahatça 400 yolcu taşıyabilir.
- This airplane accommodates 400 passengers quite comfortably.
Havanın güzel olacağını umuyorum.
- I hope it will be nice.
Tarz güzel, ama farklı bir renginiz var mı?
- The style is nice, but do you have it in a different color?
Kel olmakla ilgili güzel şeylerden biri, asla kötü bir saçlı bir gününün olmamasıdır.
- One of the nice things about being bald is that you never have a bad hair day.
O çok kibardır. Başkalarının hakkında asla kötü konuşmaz.
- He is very nice. He never speaks ill of others.
I was pleasantly surprised.
- Ich war angenehm überrascht.
Most work is not very pleasant.
- Die meiste Arbeit ist nicht sehr angenehm.