Onları üzmek istemedik.
 - We didn't want to upset them.
Kimseyi üzmek istemiyorum.
 - I don't want to upset anyone.
Peki Tom bugün nerede? Oh, karnında bir bozulma var.
 - So where's Tom today? Oh, he has an upset stomach.
Tom zar zor kanoyu devrilmekten kurtarabildi.
 - Tom was barely able to keep the canoe from overturning.
Öfkeli kalabalık, arabaları devirdi ve mağazaların önündeki camları kırdı.
 - The angry mob overturned cars and smashed storefront windows.
Tom zar zor kanoyu devrilmekten kurtarabildi.
 - Tom was barely able to keep the canoe from overturning.
Bir mide rahatsızlığı ile uyandım.
 - I woke up with an upset stomach.
Tom'un bir mide rahatsızlığı vardı.
 - Tom had an upset stomach.