Dört çarpı beş yirmidir.
 - Four times five is twenty.
Onu gördüğüm her an kalbim hızlı çarpıyor.
 - My heart beats fast each time I see her.
O zaman Japonya'da demiryolları yoktu.
 - There were no railroads in Japan at that time.
Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
 - I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
 - They have lived here for a long time.
Oda uzun süredir boş.
 - The room has been empty for a long time.
Eski çağlarda tuz az bulunan ve maliyetli bir metaydı.
 - Salt was a rare and costly commodity in ancient times.
Beni ilk adımla çağırmanı senden kaç kez istemek zorundayım?
 - How many times do I have to ask you to call me by my first name?
Yarın bu vakitte onunla akşam yemeği yiyor olacak.
 - He will be having dinner with her at this time tomorrow.
Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.
 - Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
Bir zaman makinen olduğunu hayal et.
 - Imagine that you have a time machine.
Ne zaman geri döneceksin?
 - What time will you be back?